28 Haziran 2011

Yaz Yaz Yaz Bir Kenara

Şizofrenliğim tuttu yine. İçimde bir yerlerde var ettiğim, yaşattığım, bazen öldürdüğüm ya da -daha doğrusu bu olacak sanırım- yüreğine ölümcül yaralar açıp, ölüm döşeğindeyken terk ettiğim diğerimle (bazen ciğerim de derim; çok, pek çok sevdiğim zamanlarda yalnızca ve bu çok nadir olur) konuşuyorum şu anda. Olric desem, değil... Jale desem... Olabilir valla neden olmasın ki, hırpani kardeşim benim, hep benim duymak isteyip de kendime söylemeye cesaret edemediklerimi söylerdi kulakcağızıma kendisi. Jale olabilir yani. Annem desem, ı-ıh! Olamaz, olmasın annem... "Diğerim" işte, en güzeli. İçimde ölü taklidi yapan biri var, benim diğerim... Çoğu zaman pek sevmem onu ama her zaman değil, çoğu zaman... Kulak misafiri olursanız şöyle bir şeyler konuşuyoruz:

-Saygıdeğer diğerim, bu sene niye yaz gelmiyor kuzum? Gelmeyecek mi? Olmayacak mı böyle bir şey yani, niye, gelmiyor?

-Gelmeyecek de ne demek, yine ne saçmalıyorsun? Geldi işte, ilkokulda öğrenmedin mi a salak! (asalak değil, a salak! Hakaretin de bir ahlâkı seviyesi olmalı bence.) "Haziran-Temmuz-Ağustos" yaz aylarıdır. Bak takvime, Haziran ayındayız, demek ki gelmiş yaz. Sen farkında değilsin.

-Değilim değil. Her şeyin farkındayım ben, salak değilim, bu işte bir yanlışlık var, çünküm yaz değil bu, başka bir şey. Yaz dediğin şıpır şıpır terletir, pencereleri sonuna kadar açtırır, bir esinti parçasında, miniminnacık bir esintide bile, Tanrı'ya şükrettirir. Çamaşır asarsın balkona, efil efil iki saatte kurutur ütüye yollar koskoca çarşafları fakat... Bu ne! Yaz değil bu. Bu ne diğerim?

-Yaz bu, yaz denince bunları mı anlıyorsun sen? Yaz gelince insanların azıcık yüzü güler, yakacak giderleri azalır, sağlam ve su geçirmeyen, kalın tabanlı, ağır ayakkabılar giymek zorunda değildirler, bir şıpıdık terlik yeter yolda yürümeye. Yiyecek masrafları azalır, karpuz ucuzlar bir kalıp peynir, bir büyük karpuz, iki-üç gün bir aileyi doyurmaya yeter. Domates ucuzlar akıllım, yaz gelince! Çocuklar mutludur, arada bir dondurma yiyebilenleri bile çıkar içlerinden, yaz iyidir, yaz geldi baksana dışarı! Çocuklar mutlu mu?

-E, mutlu... Çocuklar hep mutludur zaten, yaz gelince de mutludur, kış gelince de mutludur...

-Sen de bazen çocuk olsan diyorum, hep mutsuzsun, hep bir şeyleri beğenmemekle meşgulsün, şimdi bu sözlerime de itiraz gelecek, baştan söyleyeyim, benim uykum geldi burada oturup seninle lak lak etmeye hiç niyetim yok, sen beni dinle bak, yaz geldi, sen de mutlu ol. Bil ki, mutsuzluğunun mevsimlerle alakası yok, biraz erken büyüdün bence. Çocuk ol bazen, mutlu ol. Çocuksan mutlusundur, mevsim yaz olur eğer çocuksan. Tamam mı?

-Tamam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder